20 Şubat 2013 Çarşamba
13 Şubat 2013 Çarşamba
Acı kahvenin bilinmeyen faydası!
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin en önemli içeceklerinin başında gelen “Mırra” (Acı kahve) çok sayıda faydasının yanı sıra dikkat toplamada da etkili oluyor.
Harran Üniversitesi (HRÜ) Gıda Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Hayoğlu, konuya ilişkin oldukça emek harcanarak hazırlanan mırranın günümüzde özünden uzaklaşmaya başladığını, tüketim oranının düştüğünü belirtti.
Mırranın asıl lezzetinin yapım aşamasındaki zahmetinden geldiğini vurgulayan Prof. Dr. Hayoğlu, şunları kaydetti:
“Mırra sağlık üzerinde olumlu etkilere sahip. Uyarıcı etkiye sahip olduğu için dikkat toplamada ve konsantrasyon artırmada önemli bir görev üstleniyor. Aşırıya kaçmadan tüketilen mırra, baş ağrısına, selülite ve karaciğer hastalıklarına iyi geliyor. Mırranın, ayrıca uyarıcı, canlandırıcı ve yorgunluk giderici etkisinin yanında içiminin de verdiği farklı bir haz var.”
BÖLGE İNSANI VAZGEÇEMİYOR
Şanlıurfa'da son zamanlarda daha çok taziye ziyaretleri ve düğünlerde misafirlere ikram edilen, sıra gecelerinin vazgeçilmez içeceği “Mırra”, kentte en çok sevilen içecekler arasında yer alıyor.
Hazırlanışı oldukça zahmetli olan “Mırra”, kahve çekirdeklerinin iyice kavrulmasının ardından uzun süre dövülmesiyle toz haline getiriliyor. Daha sonra kaynatılan kahve, süzüldükten sonra tekrar kendine has cezvede kaynatılarak ikrama hazır hale geliyor.
Kaynak:http://www.haberturk.com/saglik/haber/819752-aci-kahvenin-bilinmeyen-faydasi
İşte balıkların en uyanığı!
Erkek Gupi (Lepistes) balıkları, karşı cinse daha çekici görünmek için çirkin arkadaşlarını kullanıyor.
İngiliz Kraliyet Bilim Topluluğu'nun yayımladığı makalede, erkek Gupi balıklarının, etraflarında dişiler olduğunda renkleri daha sönük hemcinsleriyle birlikte görünmeyi tercih ettiği belirtildi.
Tekrarlanan deney çerçevesinde kurulan bölmeli akvaryumun her iki bölmesine birer dişi Gupi balığı, birinci bölmeye iki parlak renkli ve çekici erkek Gupi balığı, diğerine soluk renkli Gupiler koyuldu.
Erkek bir Gupiye akvaryumun ortasında dişilerden herhangi birine yaklaşma şansı verildiğinde, en popüler dişinin soluk renkli Gupilerin bölmesindeki olduğu gözlendi. Erkek Gupilerin, zamanlarının yüzde 62'lik bölümünü bu bölmede geçirdiği görüldü.
Araştırmacılar ayrıca Gupi balığı ne kadar çirkinse, parlak renkli Gupilerin bulunduğu bölmede dolaşma olasılığının o kadar az olduğunu fark ettiler ve bunun nedenini de parlak renkli hemcinslerinin daha saldırgan olmasıyla açıkladılar.
Anayurdu Orta Amerika olan tatlı su balıkları Gupiler, lepistes olarak da biliniyor ve akvaryumlarda yetiştiriliyor.
Kaynak:http://ekonomi.haberturk.com/teknoloji/haber/819778-iste-baliklarin-en-uyanigi
Isınmayan ellerin sırrı çözüldü!
Erkeklere oranla kadınlarda daha fazla görülen, el ve ayakların sürekli üşümesinin nedeni 'kan damarlarındaki daralma' olduğu belirtildi.
İngiliz internet sitesi Daily Mail'de yer alan habere göre kılcal damarların gerçekleştirdiği mikrosirkülasyon sayesinde deri sıcak kalıyor. Ancak vücut herhangi bir soğukla karşılaştığı anda, kılcal damarları adeta "kapatıyor" ve kalp, akciğer gibi yaşamsal iç organları ısıtmak için çalışmaya başlıyor.
Bu sürece tıpta 'kan damarlarındaki daralma' deniyor. Soğukta kaldığımızda kol ve bacaklara, dakikada ortalama 0.02 litre daha az kan pompalanıyor. Bu bazen 2 ya da üç litre de olabiliyor. Yani vücut sıcaklığını önemli ölçüde etkileyecek bir miktar. Soğuk havalarda el ve ayakların vücuttaki en soğuk yer olmasının hatta bazen morarmasının sebebinin de bu olduğu belirtiliyor.
11 Şubat 2013 Pazartesi
Serbest kıyafet gözden geçirilecek
Milli Eğitim Bakanlığı görevine getirilen Eskişehir Milletvekili Nabi Avcı, ilk ziyaretini yaptığı Eskişehir'de Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'i ve Eskişehir Valisi Kadir Koçdemir'i ziyaret etti. Valilikte gazetecilerin sorularını yanıtlayan Avcı, bugün 17 temel birimin yöneticisinden brifing alarak bakanlığın sorunlarını tespit edeceğini söyledi. Avcı, Serbest kıyafetle ilgili eleştiriler için de "O konuyu nispeten daha iyi biliyorum. Milli Eğitim bürokrasisiyle tekrar bir gözden geçireceğiz. Alınan kararları, karşı görüşleri gerekçeleriyle öğrendikten sonra, daha rahat karar verebilirim" dedi.
Kaynak:http://www.sabah.com.tr/Gundem/2013/01/28/serbest-kiyafet-gozden-gecirilecekYoğurdun Faydaları
YOĞURT KALSİYUM DEPOSUDUR
Kalsiyum, güçlü kemikler ve sağlıklı dişler için önemli. Vücut yeterli kalsiyum aldığında bu, doğrudan kemikler için kullanılıyor. Yoğurt kalsiyumun çok iyi bir kaynağı ama az yağlı olanları daha çok kalsiyum içeriyor. 1 kase tam yağlı yoğurtta kalsiyum oranı, 330 mg.’ken 1 kase light yoğurtta 350 mg.
GÜZELLİĞİNİZE GÜZELLİK KATIN
Güzellik için de çok önemli bir besin kaynağı olan yoğurdun cilde müthiş bir parlaklık kazandırdığını da belirtmek gerekir. Yörsan Beslenme ve Diyet Uzmanı Nilüfer Hakarayan’ın verdiği bilgilere göre; yoğurdun kas kütlesini koruyucu ve yağ yakımına yardımcı olması özelliği nedeniyle formda kalmaya yardımcı oluyor. Ayrıca yoğurt, doğal bir nefes kokusu ve diş taşı önleyicisidir. Ayrıca kilo vermek ve özellikle karın bölgesindeki fazla kilolardan kurtulmak isteyenler için de ideal bir besindir.
1. Yoğurt, bağırsaklarda bulunan tehlikeli ve zararlı mikropların yaşamasını engeller ve sindirimi kolaylaştırır. Vücutta kendi kendine sindirilen tek gıda yoğurttur.
2. Yoğurt tüberküloz hastalığına karşı doğal bir antibiyotik etkisi gösterir. Stres, alkol, kolalı ve karbonatlı içeceklerle zarar gören sindirim sistemini korur.
3. Akşam yenen bir kase yoğurt uykuya dalmayı kolaylaştırır.
4. İshali olanlarda yoğurt ve ayran iyileşmeyi hızlandırır.
5. Yoğurdun alerjik etkisi çok azdır.
6. Yapılan çalışmalar çok yoğurt yiyenlerin az yiyenlere göre daha uzun ömürlü ve daha sağlıklı yaşadıklarını göstermiştir.
7. Yoğurt, vitamin içerdiği için suyu süzülmeden yenmelidir. Süzme yoğurt B vitamininden fakirdir. Hangi yaşta olursanız olun, sağlıklı ya da hasta, her gün mutlaka 1 kase yoğurt yemeyi ihmal etmeyin. Böylece sağlıklı ve uzun ömürlü yaşayabilirsiniz.
10 Şubat 2013 Pazar
Güneş kasırgalarına hazır mısınız?
Güneş patlamalarının önceki yüzyıllardaki etkisi, insanlar tarafından pek hissedilmiyordu. Ancak teknolojik gelişmelerin peş peşe geldiği günümüzde bu patlamalar, insanların hayatını ciddi bir biçimde etkileyebilir. Kısa süreli hafıza kaybı, hava taşıtlarının kontrolünü kaybetmesi, trafik ışıklarının düzgün çalışmaması, bilgisayar ve GPS sistemlerinin bozulması, bu etkilerin küçük bir kısmı.
En son 1859 yılında meydana gelen güneş patlamasının yakın bir gelecekte yaşanması bekleniyor. Düzenli aralıklarla meydana gelmese de güneş kasırgasına karşı önlem almak, teknolojiye bağımlı olduğumuz bu dönemde daha elzem hale geldi.
Carrington olayı olarak bilinen son güneş patlaması esnasında herhangi bir uydu cihazının olmaması, oluşabilecek tehlikenin boyutlarını göremememize neden olabilir. İngiltere’de bu konu üzerine araştırmalarını sürdüren Royal Academi uzmanları, bu tehlikeye karşı önlemler alınmasının gerekliliğine vurgu yapıyor.
Surrey Üniversitesi’nde uzay mühendisi olan Keith Ryden, mikroçip bulunan cihazların bu patlamadan etkilenebileceğini söyledi. Hava taşıtlarını düşürecek kadar etkili bir olayın olmasını ilk aşamada beklemeyen Ryden, yine de hazırlıklı olmak gerektiğini belirtti.
Şu anda uzayda bulunan Advanced Composition Explorer adlı uydu, bu tür tehlikelere karşı 15 dakikada bir uyarı gönderiyor. Ancak uzmanlar, bu uyarı sisteminin güneş kasırgası esnasında devre dışı kalabileceğinden korkuyor.
Kaynak:http://www.zaman.com.tr/teknoloji_gunes-kasirgalarina-hazir-misiniz_2050984.html
Sami Yusuf - Forgotten Promises
SAMİ YUSUF
Sami Yusuf, onsekiz yaşındayken Londra Kraliyet Müzik Akademisi’nde bestecilik alanında çalışmalarını yürütmek için burs kazanmış müzisyen.
21.Temmuz 1980 tarihinde Tahran İran'da Azeri bir ailenin çocuğu olarak doğmuştur. Müzisyen bir ailede yetişen Yusuf 3 yaşında iken Londra İngiltere'ye yerleşmiştir. Müzik hocalığını daha genç yaşlardan itibaren , bestekar ve müzisyen olan babası yapmıştır.Evlidir.Roehampton University tarafından fahri doktora ile onurlandırılmış bir müzisyendir.
Kaynak:http://tr.wikipedia.org/wiki/Sami_Yusuf
Gençler biriktiriyor, orta yaş harcıyor
'Yatırım Tercihleri Araştırması 2012' sonuçları açıklandı. Araştırma, tasarruf ve yatırımın gençler için ön planda olduğunu, 40-50 yaş arasındaki bireylerin ise daha çok hobileri olmak üzere harcama yapmayı tercih ettiklerini ortaya koyuyor.
Estima Araştırma ve Danışmanlık'ın araştırmasına katılanların yüzde 25'ini oluşturan 40-50 yaş aralığındaki kesimin tercihi; yatırım yapmak yerine harcamak oldu. Toplumda orta yaşı temsil eden bu kesimin harcama yapmayı tercih ettiği alanlar ise seramikten, resme, balıkçılıktan seyahate kadar, daha önce gerçekleştirmeye fırsat bulamadığı kişisel hobileri oldu. Araştırmaya katılan 40-50 yaş grubunun yüzde 80'den fazlası ailesi ile birlikte restoran harcamalarına ve gezmeye para ayırıyor. Sinemaya gitmek ve sportif aktiviteyi tercih edenlerin oranı ise yüzde 60 civarında.
VARLIKLI GENÇ SAYISI ARTIYOR
Yapı Kredi Kişisel Bankacılık Yatırım Tercihleri Araştırması sonuçları, bankalardan hizmet alan, varlıklı müşterilerin yaş ortalaması ise gittikçe gençleştiğini ortaya koyuyor. Buna göre araştırmada bulunan varlıklı müşteriler içinde 30-40 yaş grubunun oranı yüzde 40'tan yüzde 47'e çıktı. Bir üst yaş grubunun aksine parasını harcamak yerine yatırıma ayıran 30-40 yaş grubundaki müşterilerin en büyük yatırım aracı altın.
Varlıklı müşterilerin yaşının gençleştiğini ortaya koyan araştırmaya göre, varlıklı kesimin Marmara ve İç Anadolu bölgelerinde yoğunlaştığı dikkat çekiyor. Araştırmaya göre, her üç Kişisel Bankacılık müşterisinin 1'i İstanbul'da bulunuyor.
Kaynak:http://www.zaman.com.tr/gundem_gencler-biriktiriyor-orta-yas-harciyor_2052065.html
Ülkemizde Müfredat
Tarihte iz bırakmış insanların okul hayatlarının(sanılanın aksine) çoğunlukla kötü olması,çoğu kişiye ilginç gelsede aslında gayet mantıklı.Zira klasik anlamda eğitim denilen süreç içinde,herkes aynı bilgiler üzerinde çalışıp,aynı soruların sorulduğu sınavlarda aynı cevapları vermeye zorlanır.Bunu yapmayan ya da yapmayı reddeden öğrencilerde başarısız sayılır.Bunun en kısa adı müfredattır.Bu şekilde çocukluktan itibaren yıllar boyunca yavaş yavaş tek tipleştirilen zihinlerin de gün gelip şaşırtıcı bir buluşa imza atmasını beklemek kuşkusuz akılcı değil.
Yıllar önce izlediğim bir belgeselde,Japonya'daki bir okulda öğrencilere sınıftaki masa üzerinde bulunan çeşitli materyalleri kullanarak özel bir kutu yapmaları ödevi verilmişti.Hazırlanan bu kutuların içine konacak yumurtanın yaklaşık 2 metrelik bir yükseklikten bırakılınca kırılmaması gerekiyordu.Öğrenciler ders boyunca deneme yanılma yöntemi ile farklı malzemeleri kullanarak(ve pek çok yumurta kırarak) değişik kutular tasarladı.Kimi başardı,kimi başaramadı.Fakat lisedeyken izlediğim bu belgeselin beni üzdüğünü ve ağzımda buruk bir tat bıraktığını çok iyi hatırlıyorum.Bu arada belirteyim,belgeseldeki öğranciler sadece 8 yaşındaydı.
Şahsen ''kurbağaların sindirim sistemi ne işime yarayacak''argümanın hiçbir zaman desteklenmemiştir.Bazı bilgileri öğrenir bazılarınıda ezberlersiniz,bu çok doğal.Nitekim eğitim sisteminin bence asıl problemi;kurbağaların sindirim sistemini öğretmesi değil,bu gibi bilgilerin gerçek hayatımızda nasıl kullanacağımız bilgisini daha doğrusu becerini öğrencilere aktaramaması.Hatta daha ileri gideyim,böyle bir çabasının bile olmaması.Ülkemizdeki bitmek bilmeyen ''matematik sevmeme'' hastalığının sebebide buna dayanıyor.Bu yüzdendir ki,matematiğin karman çorman sayılar değil tamamen günlük hayatımızda kullanabileceğimiz mantık oyunlarından oluştuğunu çoğu kişi bilmiyor.
W.A Mozart ya da Fazıl Say gibi dahiere baktığımızda babalarının, eğitimleri üzerinde ciddi bir etkisi ve yönlendirilmesi olduğunu görüyoruz.Bu ay Erik Demaine'nin öyküsünü anlattığımız yazımızda da benzer durumu göreceksiniz.Eğitim tabii ki gerekli fakat ebeveyn desteği olmadan gerçekleşen bir eğitimin(zekamız ne kadar yüksek olursa olsun) bize farklı bakış açıları sunması malesef çok zor.
Şahin EKŞİOĞLU
Popular Science Dergisi
7 Şubat 2013 Perşembe
İlginç Olaylar
Bursa'da manavda sivribiber kalmadığını öğrenen Sezer Kırbıyıklı (30), 'Bu nasıl manav?!' diyerek domatesleri kurşunladı. 22 OCAK
Samsun'da otobüs durağı çalındı. 24 MART
Erzurum'un Boşçakmak köylüleri, dört katlı apartman büyüklüğündeki kayayı, köylerine düşmesin diye halatla bağladı. 24 NİSAN
Sivas'ta 732 yıllık tarihi bir mermer, kimliği meçhul 'meraklılar' tarafından, plastik olup olmadığının anlaşılması amacıyla kırıldı. 28 NİSAN
Samsun'da kumaş yeme alışkanlığı bulunan adam, dayanamayıp eşinin çeyizini de yiyince, boşanma davasıyla karşılaştı. 5 HAZİRAN
Savaş Ay, programına ünlü benzerlerini çıkardı, araya gerçek Ciguli'yi de soktu. Ciguli, benzerlik yarışmasında üçüncü oldu. 24 HAZİRAN
178 ALO - RTÜK hattına başvuran biri, Sütaş reklamında gol atan inek Ayraniç'in memelerinin görünmesinden şikâyetçi oldu. 16 TEMMUZ
Sanayi Bakanı Ali Coşkun, 'Bakar mısınız?' diye seslenen kadına yanıt verdi: "Senin gibi kadına şimdiye kadar kimse bakmadı mı?" 7 AĞUSTOS
6 Şubat 2013 Çarşamba
Sağlık
- Coca Cola ve Pepsi tarafından üretilenler olmak üzere piyasadaki 19 farklı markaya ait meşrubat ürününü rastgele satın alarak laboratuvarda test etti.
"Suçu meyvelere attı"
Coca Cola Fransa ’da direktör olarak çalışan Michael Pepin, “Bazı meyve özleri alkol kalıntıları taşıyabiliyor. Araştırmada çıkan alkol Coca Cola’nın yapım sürecinde ortaya çıkıyor olabilir” dedi. Coca Cola’nın internet sitesinde ise Paris Camisi tarafından kendilerine ürünün Müslümanlarca tüketiminin uygun olduğuna ilişkin izin verildiği, tüm ülkelerde ürünlerinin alkolsüz içecek statüsünde kabul edildiği vurgulandı.
- İzlemekte yarar var ->http://www.izlesene.com/video/coca-colanin-yapilisi/3099831
- Videoyu izleyenler lütfen dışardan birşey alırken içindekilere bakmaya özen gösterin.Ben rengi kırmızı veye çilekli şeylere baktım ve içindekilerde karmin yazıyordu.Bundan sonra almamaya gayret gösterin.Bir kere içsem ne olur demeyin.O bir kere bin kereye dönüşebilir sadece bir kolayla.Bende çok seviyordum fakat bunları öğrenince yavaş yavaş kolayı hayatımdan silmeye başladım.
Tarih
Dünya
- Hollanda'da yolculukların %26'sı bisikletle yapılıyor.Yollarda bu kadar çok bisiklet olunca Hollandalı TNO firması da bisikletçilerin yaralanmasını önleyecek ve otomobilin dışına doğru açılacak bir hava yastığı geliştirmiş.(Popular Science sayı:10)
- Bence Türkiye'de de otomobilin önüne hava yastığı konulmalı.Arabaların önüne atlayan birçok yayamız var sonuçta.
5 Şubat 2013 Salı
Psikoloji
Filmi ilk izlediğimde çok etkilenmiştim.Sanki büyü yapılmış bana ve yeniden doğmuş gibiydim.Herşeyi yapabilecek gücüm olduğuna inanıyordum.Bir sürü notlar aldım,dediklerini en ince ayrıntsına kadar yaptım.Bu düşüncelere ait pano bile yaptım.Ama bir yandan aklımı kurcalayan ''Kader'' kavramı vardı.Kader bütün olayların önceden ve değişmeyecek biçimde düzenlediğine inanılan ezeli takdirse ''The Secret'' ile kader ortadan kalkıyordu.Ben Allah'ın takdiri olan kaderimi seçmeliydim yoksa birkaç cahil insanları kandırmaya çalışan cahil insanların The Secret'inimı?
Filmin veye kitabın her tarafında''Çekim yasası'','' İyi düşün,hisset'',''Gelecek senin elinde'',''Neyi çok istersen,o gerçekleşir'',''Herşey senin elinde'',''Herşeye sahip olabilirsin'',''Neyi düşünürsen,onu çekersin''...
''Elindeki nimetlere şükret'' diyordular.Şükre çok önem verdiklerini gösteriyorlardı.Bizim gibi dinine bağlı insanlar şükre çok önem verdiklerini biliyorlardı.Bizi zayıf yönümüzden etkisiz hale getirip kandırmak istiyorlardı.Bu akımlar geleneğe ters düşmemeye ve tepki toplamamaya dikkat ederek yayılıyor.
“Kabala öğretisinin temelinde, cifir ve gizeme dayalı şifreler vardır. Bu şifrelerle insan geleceği ve tabiat kontrol altına alınır ve insan böylelikle yaratıcı olur ve kaderi değiştirebilir bu inanışa göre. Yahudilik temelli Kabala gibi öğretilerin seküler dünyada dinden uzaklaştırılmış insanların yaşadığı manevi boşluğu fırsat bilip empoze edildiği açık. “
Böyle bir sır gerçekten varsa ve bu sırla herşeyi elde edebilecekseler neden bize bu sırrı açıklıyorlar?Onlar bizi mi düşünüyorlar?Bütün hazineleri bizimle mi paylaşmak istiyorlar?7
“Bu sırrı kullan,kader yoktur, Tanrı dediğin içinde, kaderini kendin belirle”...İşte bir tuzak daha.Bu düşünceye insanlar kanabilir fakat bence çok gülünesi.Tanrı herkesin içindeyse neden ölüyoruz?Tanrı ölür mü?Ölmeyi istemesek çekim yasasıyla çok düşünsek ölmezmiyiz?
Benim düşüncelerim bunlar.Sizde yeni birşey öğrenince bilginin doğruluğunu gerçekliğini düşünün.Çünkü onlar bizim düşünmemizi istemiyorlar ve bunun gayret sarf ediyorlar.Biz insanlar düşünebilen üstün yaratıklarız.Bize verilen bu nimeti en güzel şekilde kullanmalıyız.
Müzik
Ludwig van Beethoven
Ludwig van Beethoven (d. 16 Aralık 1770 - ö. 26 Mart 1827), Alman klasik müzik bestecisi.
Ludwig van Beethoven Bonn’da 8 oğlu olan, fakat bunların hepsinin de kendisi gibi engelli olduğu bir ailenin çocuğudur. İlk müzik öğretmeni babasıdır. Alkolik bir müzisyen olan babasının Beethoven’a piyano eğitiminde çok sert ve acımasız davrandığı bilinir. Mutsuz bir çocukluk geçiren Beethoven, küçük yaşlarda ailesinin geçimine katkıda bulunmak için kilisede piyano çalarak çalışmaya başlamıştır.
1787 yılında Mozart'la çalışmak umuduyla Viyana'ya gitti. Mozart ile bir süre çalışma fırsatı bulsa da annesinin hastalığı nedeniyle Bonn'a döndü. 1792'de Viyana'ya geri döndüğünde Mozart'ın ölmüş olduğunu öğrendi.
1792 yılında Viyana’ya giden Beethoven klasik müziğin ünlü bestecisi Joseph Haydn’ın yanında çalışmaya başladı. Joseph Haydn kısa sürede Beethoven’ın üstün yeteneğini fark etti ve her konuda ona destek oldu. Beethoven, başlarda besteci olarak değil piyanist olarak adını duyurdu. Daha sonra yaptığı bestelerle klasik müziğin 19. yüzyılın sonuna kadar yaşayan tüm müzisyenlerini etkiledi.
Beethoven’ın dokuz senfonisi, beş piyano konçertosu, bir keman konçertosu, bir piyano, keman ve çello için üçlü konçerto, otuz iki piyano sonatı ve birçok oda müziği eseri bulunmaktadır. Sadece bir opera, Fidelio, bestelemiştir. İlk senfonisini 1800 yılında yapmıştır. 3. senfonisini, Eroica olarak da bilinir, Napolyon’a Avrupa’ya demokrasi getirdiği için adamıştır. Ancak daha sonra Napolyon kendini İmparator ilan ettiğinde bu adamayı geri almıştır. 9. senfoni ise en çok bilinen ve bugün Avrupa Birliği marşı da olan en çarpıcı senfonisidir.
Beethoven çok titiz çalışan bir müzisyendi. Müziği, ifade gücü ve teknik olarak çok üst seviyedeydi. Beethoven, Haydn ve Mozart’tan devraldığı prensipleri geliştirdi, daha uzun besteler yazdı ve daha tutkulu, dramatik eserler oluşturdu. Özellikle Op. 109 piyano sonatıyla Klasik müziğin Romantik Dönemini başlatmıştır.
Yaşamı boyunca sağlık problemleri çeken Beethoven 1801’de işitme problemleri yaşamaya başlamış ve 1817’de tamamen sağır olmuştur. Bu dönemden sonra sağırlığı müzik yaşamını hiçbir şekilde etkilememiştir. 9. senfoniyi sağırlık döneminde bestelemiştir.
1827 yılında 56 yaşındayken dünyaca tanınan bir besteci olarak ölmüştür ve cenazesine otuz bine yakın insan katılmıştır.
Besteleri çok güzel ve duygu barındırıyor.Yeteneğini sağırken bile fark ettirebiliyor.
Önerim:http://youtu.be/vQVeaIHWWck
Sağlık
Her derde deva zemzemin içilmesi halindeki faydalarını bilmeyenimiz yok gibi. Diğer sulara göre çok daha az kükürt içeriyor. Oldukça besleyici, mideniz kazındığı anda içtiğinizde inanılmaz bir tokluk hissi oluşturuyor. İçeriğinde yoğun mineraller var. Ancak ya cilde sürülürse? Bu soru Ankaralı Ziraat Mühendisi Ertuğrul İlbay ve ekibinin de kafasına takılmış olacak ki zemzemin bilinmeyen bir kullanım alanını denediler. Zemzemden el ve yüze sürülmek üzere krem üreten İlbay, sınırlı sayıda piyasaya sürdüğü 'Agarta' adlı kreme ilginin yoğun olduğunu söylüyor.
İki yıl boyunca zemzemi araştırdı
Yardımcı Doçent Doktor Ertuğrul İlbay, zemzemin hikmetinden oldum olası etkilendiğini anlatıyor. Bir hadis-i şerifte "ne niyetle içilirse ona şifa olacağı" buyrulan zemzem, Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) raporlarına göre dünyadaki en içilebilir ve sağlıklı sulardan biri. Ayrıca yapılan test sonuçlarına göre dünyada içinde mikroorganizma ve bakteri bulundurmayan tek su. "Zemzem suyunun içildiğinde vücuda sağladığı faydalı özelliklerinden bahsedilen sayısız kaynak bulunuyor. Böyle faydalı özellikleri olan bir suyun sadece içilmesi değil cilt için dışarıdan kullanılmasının da faydalı olacağını düşündük." diyen İlbay'ı da zemzemi farklı alanlarda kullanma merakı sarmış. Ekibiyle birlikte iki yıl boyunca laboratuvar ortamında araştırmalara girişmiş. Zemzem kremi böylelikle ortaya çıkıvermiş.
Kaynak:http://www.zaman.com.tr/aile-saglik_zemzemden-krem-olur-mu_2047806.html
GÜNDEM
Darbe davalarını ‘gerekli bir süreç’ olarak değerlendiren Jagland ancak davaların Avrupa standartlarında yürütülmesinin çok önemli olduğuna, bu konuda endişelerin ortaya çıktığına işaret etti.
Mülakatta öne çıkan başlıklar şöyle:
TÜRKİYE’Yİ KAYBETMEK BÜYÜK HATA OLUR
Türkiye artık hem Avrupa’da hem de dünyada mühim bir oyuncu. AB reformları olmasaydı, Türkiye hem siyasi reformları hem de iktisadi büyümeyi gerçekleştiremezdi. Bugün artık Türkiye’nin ekonomik gücü de hesaba katılmalı.
Müslümanın vatanı, alnını secdeye koyduğu yerdir. Necip Fazıl Kısakürek
Kaynak:http://www.zaman.com.tr/dis-haberler_ab-turkiyeyi-kaybederse-buyuk-hata-olur_2047155.html
KİTAP ÖNERİLERİ
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)