10 Şubat 2013 Pazar

Ülkemizde Müfredat



Tarihte iz bırakmış insanların okul hayatlarının(sanılanın aksine) çoğunlukla kötü olması,çoğu kişiye ilginç gelsede aslında gayet mantıklı.Zira klasik anlamda eğitim denilen süreç içinde,herkes aynı bilgiler üzerinde çalışıp,aynı soruların sorulduğu sınavlarda aynı cevapları vermeye zorlanır.Bunu yapmayan ya da yapmayı reddeden öğrencilerde başarısız sayılır.Bunun en kısa adı müfredattır.Bu şekilde çocukluktan itibaren yıllar boyunca yavaş yavaş tek tipleştirilen zihinlerin de gün gelip şaşırtıcı bir buluşa imza atmasını beklemek kuşkusuz akılcı değil.

Yıllar önce izlediğim bir belgeselde,Japonya'daki bir okulda öğrencilere  sınıftaki masa üzerinde bulunan çeşitli materyalleri kullanarak özel bir kutu yapmaları ödevi verilmişti.Hazırlanan bu kutuların içine konacak yumurtanın yaklaşık 2 metrelik bir yükseklikten bırakılınca kırılmaması gerekiyordu.Öğrenciler ders boyunca deneme yanılma yöntemi ile farklı malzemeleri kullanarak(ve pek çok yumurta kırarak) değişik kutular tasarladı.Kimi başardı,kimi başaramadı.Fakat lisedeyken izlediğim bu belgeselin beni üzdüğünü ve ağzımda buruk bir tat bıraktığını çok iyi hatırlıyorum.Bu arada belirteyim,belgeseldeki öğranciler sadece 8 yaşındaydı.

Şahsen ''kurbağaların sindirim sistemi ne işime yarayacak''argümanın hiçbir zaman desteklenmemiştir.Bazı bilgileri öğrenir bazılarınıda ezberlersiniz,bu çok doğal.Nitekim eğitim sisteminin bence asıl problemi;kurbağaların sindirim sistemini öğretmesi değil,bu gibi bilgilerin gerçek hayatımızda nasıl kullanacağımız bilgisini daha doğrusu becerini öğrencilere aktaramaması.Hatta daha ileri gideyim,böyle bir çabasının bile olmaması.Ülkemizdeki bitmek bilmeyen ''matematik sevmeme'' hastalığının sebebide buna dayanıyor.Bu yüzdendir ki,matematiğin karman çorman sayılar değil tamamen günlük hayatımızda kullanabileceğimiz mantık oyunlarından oluştuğunu çoğu kişi bilmiyor.

W.A Mozart ya da Fazıl Say gibi dahiere baktığımızda babalarının, eğitimleri üzerinde ciddi bir etkisi ve yönlendirilmesi olduğunu görüyoruz.Bu ay Erik Demaine'nin öyküsünü anlattığımız yazımızda da benzer durumu göreceksiniz.Eğitim tabii ki gerekli fakat ebeveyn desteği olmadan gerçekleşen bir eğitimin(zekamız ne kadar yüksek olursa olsun) bize farklı bakış açıları sunması malesef çok zor.

                                                                                                        Şahin EKŞİOĞLU
                                                                                                    Popular Science Dergisi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder